Ülkedeki yönetim krizi her gün daha da derinleşirken iktidar, “krizi nasıl yöneteceğiz?” sorusuna yanıt bulamıyor. Ekonomi başta olmak üzere sağlık ve eğitim alanlarındaki başarısızlıklar iktidarın her yeni hamlesinde daha da görünür kılınıyor. Cumhur İttifakı ülkenin temel sorunlarına çözüm olamayınca da çareyi baskıyı artırmakta arıyor.
BirGün’ün haberine göre, 4’üncüsü düzenlenen TRT World Forum’a video konferans yöntemiyle canlı bağlanan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bir kez daha Gezi’yi hedef aldı. Erdoğan, sosyal medyadaki özgürlük ortamını da şu sözlerle ‘eleştirdi’: “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir.”
İSTİKRARSIZLIK SÜRÜYOR
Araştırmacılara göre de iktidar medyasının sorunu görmezden gelen ve pembe tablo çizen haberleri de yaraya merhem olmuyor. Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli, ellerindeki medya ordusuyla gerçeklerin konuşulmaması için “düşman arayışına” çıksa da bu Cumhur İttifakı’nın çaresizliğini perdelemiyor. Tenceresini kaynatamayan, borçlar altında ezilen yurttaşlar için iktidarın anlattığı başarı hikâyesi bir ‘masaldan’ öteye gitmiyor. Hemen her krizde suçluyu dışarıda arayan söylemler de inandırıcı bulunmuyor. Türkiye’nin, “neopatrimonyal sultanizm” diye tanımlanabilecek bir rejimle yönetildiğini belirten Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, “Bu rejimin temel özelliği, istikrarsız olmasıdır. Muhalefeti düşman olarak gördüğü için onunla düzgün görüşmeler yapmaz” dedi ve ekledi: “Ülkede şu an ekonomik, siyasi istikrarsızlık var. Bunun nedeni her türlü kararın alınması için gereken koşullar, sistemin, yürütmenin en üst düzeyinde olanın kişisel kararlarına bağlanmış olmasından kaynaklanıyor. Daha alt düzeylerdeki kişilerin yetki alanları belirsiz. Rutin kararlar bile en yukarıdan gelen emirlere göre alınıyor. Zamanla iktidarın meşruluğu sorunu ortaya çıkıyor. Bu da daha derinleşirse yönetim krizine dönüşüyor.”