20 bin sözleşmeli öğretmen atama töreninde konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlere seslenerek “"Bırakın artık boykotu nedir bunlar? Siz eğitim-öğretim mimarı mısınız, yoksa çapulcu olarak dolaşanlardan mısınız?”dedi.
Erdoğan’ın sözlerine tepki gösteren Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici,yazılı bir açıklama yayımlayarak öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ haline getirilmediğini, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi torpillerin gölgesinde yapılmasını değil; nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olabileceğini ifade etti.
“İktidarın Değil, Halkın Hizmetindeyiz” diyen Gezici, “Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, asgari ücretin bile altına düşen ücretlere karşı ‘taban maaş’ talebiyle, özel okulların eğitim emekçilerine düşük ücret politikası başta olmak üzere, yasa dışı olmasına rağmen zorla yaptırılan 10 aylık sözleşmeler, güvencesizlik ve uzun mesailere karşı Türkiye’nin birçok yerinden Ankara’ya gelmiş, Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak isterken polisin ağır saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır. Hakları için mücadele eden meslektaşlarımıza polisin acımasızca saldırması ve biber gazı sıkarak bazı meslektaşlarımızı gözaltına alması kamuoyunda büyük tepki ile karşılanmıştır” ifadelerini kullandı.
Özel okul öğretmenlerinin kamudaki öğretmenlerle eşit ücret almak istemeleri kadar haklı ve doğal bir talebin polis şiddeti ile engellenmek istenmesinin açık bir hak ihlali olduğuna vurgu yapan Gezici, açıklamanın devamında şunlara yer verdi:
“İçişleri Bakanı’nın doğrudan bir kadın öğretmeni hedef gösteren açıklamaları, son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün hakkını arayan öğretmenleri ‘çapulcu’ olarak suçlaması iktidarın öğretmenlere verdiği değeri bir kez daha göstermiştir.
Yıllardır dile getirdiğimiz temel taleplerimiz karşılanmamış ve yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiştir. Bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek için adım atmayanların, gerçek sorunlarımızı görmezden gelenlerin, hakları için mücadele eden ve taleplerini savunan öğretmenleri hedef göstermesi, hatta onları aşağılayıcı ifadeler kullanması kabul edilemez.
Öğretmenlerimize insanca yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yaşam koşulları yaratılmalı; bunun için de başta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır düzeye yükseltilmelidir. Kaybedilme noktasına gelen mesleki saygınlığın yeniden kazanılması için somut adımlar atılması gerekmektedir.
HÜKÜMETİN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENLERİYİZ!
Bizler, öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ haline getirilmesini, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi torpillerin gölgesinde yapılmasını değil; nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Şu çok iyi bilinmelidir ki, dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil; sadece ve sadece halka ve öğrencilerine karşı sorumludur.
Öğretmenler, mücadele tarihi boyunca hiçbir zaman iktidarın kapı kulu olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yaparken, aksi yöndeki tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olmak için mücadele ettiğimiz bilinmelidir.
Eğitim Sen sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; tamamen hukuksuz siyasi kararlarla ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdürecektir.
Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın, kamu-özel ayrımı yapmaksızın, eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, haklarımız ve geleceğimiz için bütün eğitim ve bilim emekçilerini birlikte mücadeleye davet ediyoruz.”