EĞİTİMSEN BOLU ŞUBE BAŞKANI:KARANLIKTAN AYDINLIĞA MÜCADELE SÜRÜYOR!

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Köy Enstitülerinin 82. kuruluş yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip Köy Enstitülerinde olduğu gibi, gericiliğe karşı aydınlığı, sömürüye ve emperyalizme karşı tam bağımsız, eşit ve özgür bir gelecek mücadelesinin sürdürüldüğü vurgulandı.

EĞİTİMSEN BOLU ŞUBE BAŞKANI:KARANLIKTAN AYDINLIĞA MÜCADELE SÜRÜYOR!

Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici roller oynayan ve 17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri’nin 82. kuruluş yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklamada bulundu.

“Türkiye nüfusunun yüzde 80’inin köyde yaşadığı, ülke nüfusunun büyük bölümünün okuma yazma bilmediği bir dönemde, ’Eğitim üretim içindedir’ şiarını ilke edinerek kurulan Köy Enstitülerinin üretime ve kalkınmaya yönelik öğrenimi temel alan önemli ve tarihsel bir deneyim olduğunu belirten Gezici, “Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici bir rol oynayan Köy Enstitüleri’nin 82.kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Köy Enstitüleri kırsal yörede toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak; bu alanda ilgili gerekli insan gücünü yetiştirmek için kurulan temel eğitim kurumları olmuş, öğretmen yetiştirme sistemine yaptığı somut katkılar, aradan 82 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmamıştır. Mezun öğretmenlerin görevleri okulla sınırlanmamış toplumun da eğitmeni olarak görülmüştür. Daha sonraki yıllarda da öğretmen mücadelesini yürütecek birikimi yaratmıştır” ifadelerine yer verdi.

Bugünün siyasi iktidarı tarafından hedef haline getirilen ve eğitim biliminin temeli olan karma eğitim sistemine dayanan Köy Enstitülerinde okutulan derslerin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i tarım ve yüzde 25’i de teknik derslerden oluştuğunu vurgulayan Gezici’nin açıklamasının devamı şöyle:

“Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmamış, aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçı, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularında uygulamalı olarak öğrendiklerini öğrencilerine aktarmıştır. Toplumcu bir anlayışla kurulan Köy Enstitüleri aynı zamanda tarım işlikleri ve sağlık ocakları olarak toplumsal işlevler görmüş, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri bu okullarda yapılmıştır. Türkiye’nin toplumsal yapısının oluşumuna çok değerli katkıları olmuştur.

Günümüzde öğrencilerin iktidar eliyle imam hatiplere, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirildiği, bütün okulların imam hatiplere dönüştürülmeye çalışıldığı müfredat değişiklikleriyle büyük bölümü dini içerikli seçmeli dersleri seçmeye zorlandığı, öğretmenlerin performans ve sınav kıskacına alındığı bir dönemde, Köy Enstitüleri’nin zengin ders içeriği, benimsediği öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin ne kadar önemli ve değerli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Köy Enstitüleri’nin en önemli özelliklerinden birisi, günümüz Türkiye’sinin bir türlü kurtulamadığı eleştirmeyen, sorgulamayan, ezbere dayalı ve sınav merkezli eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmayı hedeflemiş olmasıdır. Köy Enstitülerinin kuruluşunun üzerinden 82 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına, dönemin zor koşullarında ve sınırlı kaynaklarla yaratılan eğitimin niteliği ile günümüz Türkiye’si arasında olumsuz anlamda çok büyük farklar olması düşündürücüdür.

Kısacık bir sürede Enstitüler; toprak ağalarının, gericilerin, liberallerin, cumhuriyet düşmanlarının ve emperyalistlerin çıkar birliğinin hedefi haline geldi. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin etkisi sonucunda Köy Enstitüleri’nin soğuk savaş politikalarına kurban edilip kısa süre içinde kapatıldı.

 Köy Enstitülerinin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyimi önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve hızla etkisizleştirilmiştir. Köy Enstitüleri’nin kapatılması, Türkiye’nin çağdaş, laik ve bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin ciddi anlamda kesintiye uğramasına neden olmuştur. Geçmişte Köy Enstitüleri’ni kapatan ve yarattığı tüm olumlu izleri silmeye çalışanlar, bugün laik bilimsel eğitime savaş açarak, karma eğitim uygulamalarını kaldırmak isteyerek eğitim sistemini dinselleştirmeyi ve ticarileştirmeyi hedeflemekte, eğitim sistemini iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir.

Köy Enstitüleri’nin 82. Kuruluş yıl dönümünde yaratanları saygıyla, minnetle anarken; ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip “Köy Enstitülerinde olduğu gibi, gericiliğe karşı aydınlığı, sömürüye ve emperyalizme karşı tam bağımsız, eşit ve özgür bir gelecek mücadelemizin sürdürdüğümüzün bilinmesini istiyoruz.”

Güncelleme Tarihi: 17 Nisan 2022, 11:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER