Cumhuriyet Halk Partisi Bolu örgütü kendi içinden 20’yi aşkın milletvekili aday adayı çıkardı. Parti son derece saygılı, centilmence, hatta rekabet sözcüğünün bile “ağır” kaçacağı bir süreçten geçiyor. Aday adayları arasında örgüt emekçisi var, avukat var, belediyeci var, emekli bürokrat var, emekli memur var, akademisyen var. Farklı toplumsal kesitleri temsil eden bu kişiler güçlü bir ortak paydaya sahip: Herkes Cumhuriyet Halk Partili ve kimse birbirinin CHP’liliğinden şüphe etmiyor.
Geçen haftaya kadar Bolu Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı ve TOBB Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunan, değerli hemşerimiz, Sayın Türker Ateş’in milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulunması büyük sürpriz oldu. CHP Bolu örgütünde; il başkanından üyelere, Haziran ayında partiye dönecek olan Belediye Başkanı Tanju Özcan’dan eski il başkanlarına, milletvekili aday adaylarından belediye meclisi üyelerine; herkesi kapsayan bir konsensüs oluştu. Sayın Ateş’in aday adaylığı kabul görmedi.
Elbette Türker Bey demokratik hakkını kullanmıştır. Bir kimsenin, bir partiden milletvekili adayı olmak istemesi, adaylığının parti üyeleri tarafından sempatiyle karşılanmasına bağlı değildir. Kaldı ki ben Türker Bey’e teşekkür etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Bolu örgütünde böyle birliğe, böyle kenetlenmeye daha önce hiç rastlamadım. Onun sayesinde oldu. Başarısını takdir etmek gerekir.
Peki neden herkes Sayın Ateş’in adaylığına karşı birleşti? Ondan korkulduğu için mi? Bence hayır. Türker Bey, eskilerin deyişiyle CHP’liliğiyle temayüz etmiş biri değil, temel sebep bu. Tarlada izi olmayanın ekinde yüzü olmaz sözünü bilirsiniz. Türker Ateş bırakın tarlada iz bırakmayı, o tarlanın yakınından bile geçmedi. Geçmemeye gayret etti. 20 yıllık AK Parti iktidarında 15 yıl oda başkanlığını yürüttü.
Kimse “Ama Babacan, Davutoğlu?” demesin. Onlar bayrak açtılar. Risk aldılar. Bedel ödediler. En az 5 yıldır da muhalifler. Peki Türker Ateş için sorayım; bırakın 5 yılı, 5 hafta önce “AK Parti’den milletvekili aday adayı olacakmış” dense, Bolu’da bir Allah’ın kulu şaşırır mıydı?
Ateş rengini hiç belli etmedi, “ben sizdenim” ya da “size katılmak istiyorum” demedi. Son ana kadar güzelce gemisini yürüttü. Kendini unutturan fırsatçı santrfor gibi, kimseye çaktırmadan, sinsice aday olmak istedi. Bu doğrultuda, açığa çıkmasından dolayı çok üzüldüğünü tahmin ettiğim görüşmeler yaptı.
Sayın Ateş, biz yüz yıllık partiyiz. Bu partinin yazılı olan ve olmayan bazı kuralları, adetleri var. Hem çöreğim bütün dursun hem de karnım doysun diyorsunuz. Kusura bakmayın, böyle olmaz.
İş dünyasının önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yeniden ayağa kaldırılmasına katkı vermesini elbette arzu ederiz. Ancak bunun için Türker Bey, kendi payınıza, elinizi taşın altına koyacaksınız, özverili davranacaksınız. Bunu 14 Mayıs’tan sonra yapacaksınız. Bürokraside veya başka bir alanda ateşten gömleği giymeye talip olacaksınız, alan değil veren olacaksınız, hakkaniyetli bir toplumsal düzene harç taşıyacaksınız. Milletvekili olmak zorunda değilsiniz, zira ben şu ana kadar sizi vekil tayin etmek isteyen bir CHP üyesine rastlamadım.
Aday listelerinin yapımında “TOBB faktörü”ne yalnızca Bolu’da rastlanmıyor. Başka şehirlerin de adı geçiyor ama konu dağılmasın, adları bizde kalsın. Gazeteci Erdal Sağlam TOBB’un 11 yöneticisinden 10’unun CHP’den aday adayı olduğunu yazdı. Buyursunlar. Lakin her şeyin bir adabı var. CHP ne yeni kurulmuş bir parti ne de ilk kez seçime gidiyor. Bu parti kendisine operasyon çekmek isteyenleri suya götürür susuz getirir.
Tüm partililer gönlünü ferah tutsun. CHP 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde, diğer partilere ayrılacak kontenjanlar hariç, CHP’lilerden ya da CHP’ye yakışan kişilerden oluşan aday listeleriyle, bozuk düzeni değiştirmeye gelecek. Gümbür gümbür gelecek. Gerisi laf-ı güzaftır, AK Partililerin sevdiği deyişle “algı operasyonu”dur.
Bay Kemal’in liderliğinde iktidar yürüyüşümüz kutlu olsun! Safları sıklaştırın çocuklar!