Düello tanrı önünde yapılan bir hesaplaşma, bir orta çağ geleneği, haklının yenilmeyeceği inancı yaygın olmakla bir yargı aracı gibi algılanmış hep. Düelloda asıl olan silahların eşitliği olup savunmada “ silahların eşitliği” ilkesinden söz ediyorsak acaba bunu düello geleneğine mi borçluyuz diye düşünmeden edemiyorum.
Düelloya davet şovalyeler arasında bir onur sorunun çözümü için ortaya çıkmış.Düello orta doğu toplumlarına da siyaseti yanlayarak bulaşmış.
Ülkenin onlarca sorununu alt alta yazarak ve bir önem sıralaması yapabiliriz. Böylesi bir sıralama yaptığımızda çok eminim ki sorunsal ilk sırayı , son yirmi yılda ortaya çıkan ve kronik haline gelen seviye ve kalite yitimi ( etik ve ahlak ) alacaktır. Hemen ardında ilkesizliğin , liyakatsizliğin , kamusal soygunun, yolsuzluğun yer alacağından da şüphem yok. Siyasette bu seviye yitimi, çürümüşlük sonuçta küfürbaz ,kaba, hoşgörü ve uzlaşmadan yoksun, kabadayı, hukuk tanımaz, iki yüzlü bir kuşağın yetişmesine aracı olacaktır.
Bakan bir siyasetçiye, üstelik Prf. ünvanını taşıyan bir akademisyen siyasetçiye medyada “ hayvan.....” diye hitap ediyor. O da düello çağrısı yapıyor ve mekana geliyor. Bakan adamlarını gönderiyor düello alanına girmesini güç kullanarak engelliyor. Eşitsiz bir düello..
Çetin Altan “ batıda düello vardır , doğda pusu” demişti. Doğu toplumları düelloya çağırır ama pusu kurar, şimdilerde pusudan siyaset devşiriliyor, tam bir oryantalist tavır.
Hayvandan aşağı .... diyor bakan.
Siyasetçi ise...
Süleyman aşağı gel.....Cumhuriye tarihinin en büyük kriminalisin, görevin bitince tutuklanacaksın.....düello öyküsü böyle sürüyor......
Fareed Zakaria “ Eğer demokratik bir sistemde zulmün bir kaynağı seçimle gelmiş otokratlarsa, ikincisi halkın kendisidir” diyor. Bunları kim seçti ? Hayır, hayır ben seçmedim. Devletle özdeşleştirilen ve kutsanan parti benim seçimim değil.
İrtifa kaybediyoruz korkunç bir hızla, dağılmış pazar yeri gibi ülke. Can yakıcı, herkes görüyor kontrolsüz göçün sonuçlarını..Yoksulluk ,açlık ve sefalet üretiyor göç.Ülkenin sınırları delik deşik, bir yandan göçmenler üzerinden körüklenen şiddet, nefret ve ırkçılık, milliyetçiliğin faşizme kadar uzanabilecek her tonu, sığınmacılar siyasetin malzemesi, iktidar oy deposuna, kendi bloğuna yazıyor sığınmacıları, yaşananlar ise müthiş bir trajedi.
Bu gün dar ağacında üç fidan..
Kalbim kör ve sağır, kulaklarımda duymamak isteğinin büyük direnci, uğultu, bulantı, utanç duygusu büyüyor içimde..
Hayır hayır, biz değiliz, ben değilim diyorum sesimi sadece kendim duyuyorum.
Düelloyu kim kaybetti ? Aydınlanmanın ıskalandığı, kendi orta çağını yaşayan,demokrasiye içkin her şeyin talan edildiği, Hukukun olmadığı, yargının iktidar aparatı olduğu bu ülkede kim kaybedebilir ki ? Bu ülke, ülkenin geleceği, topyekün biz kaybettik. Ahlak, etik kaybetti, insan kaybetti.
Güncelleme Tarihi: 06 Mayıs 2022, 18:52