Bugün 24 Temmuz Basın Bayramı.
Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıldönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanan önemli bir gün.
*
Gazetecilerin hemen her yerde, saat mefhumu olmaksızın görev peşinde koşturduklarına, çoğu zaman şahit olmuşsunuzdur.
Ama aslında neler yaşıyor bu gazeteciler, biliyor musunuz?
Bakın kısaca anlatayım..
*
Geçtiğimiz hafta İHA’dan Ali Yıldız’ı arıyorum. İlk aradığımda cevap alamıyorum. Sonrasında bana geri dönüyor.
Takılıyorum hemen; “Ne o Alicim.. Artık telefonlarımı da açmaz oldun!”
Ali nefes nefese; “Ya abi. Kurbanlıklarla ilgili bir röportajdaydık. Affedersin ayağım hayvan pisliğine batmış durumda. Acayip bir sıcak var. Ve üstüme sinekler konuyor..”
*
Birkaç gün sonra Tezcan’ı görüyorum sosyal medyada..
Akçakoca’da aşırı yağıştan yine dere taşmış. Gazeteci arkadaşımız neredeyse dizlerine kadar çamura batmış ve haber geçmeye uğraşıyor.
*
Bir bakıyorum Ömer’e, o da ayrı bir haber peşinde.
Ve yine Ali, bu kez yanında Selçuk var. Kazadan sonra cinayete koşturmuşlar. Oradan bir denetim haberine yetişmişler. Selçuk sosyal medyadan gecenin bir vakti paylaşım yapıyor. “Biz artık yorgunluğa dayanamıyoruz. Uyu artık Düzce” diyor.
*
Derken gazeteye Savaş uğruyor. Alnının kenarından ter boşanıyor. “Bayramda nöbetçiyim abi” diyor.
Bizim gazeteden Ece desen; sıcak, yağmur demeden elinde mikrofon, sokağın nabzını tutmaya çalışıyor.
Bu kez telefonun diğer ucunda Düzce Postası’ndan Çiğdem var. “Nasıl gidiyor?” diye sorduğumda, “Sayfaları yetiştirmeye çalışıyorum Fatih abi” diyor..
*
Diğer tarafta Mert gazetelerin tek geliri olan reklamların tasarımlarını yapmakla meşgul olurken, Yiğit gelen haberleri derleyip toplayıp internet sitesine atmakla uğraşıyor.
*
Öte yandan bir de bakıyorum ki, gazeteci kardeşimiz Muammer, esnaftan şikayetçi! Bu kez sosyal medyadan sesleniyor yetkililere.. “Bunları denetleyecek kimse yok mu?” diye..
O sabahları gördüğünüz ve belki de kafanızı kaldırıp yüzüne bile bakmadığınız gazete dağıtıcılarımız var ya, hepsi birer basın emekçisi.
Tek işi gazetecilik olan ve bu işe ömürlerini vermiş olan yerel medya patronları, inanın o bildiğiniz ulusal basının patronları gibi, bir eli yağda bir eli balda değil. Hem dik durup ve hem de yayın organlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar.
*
Çocukluğumdan beri bilfiil gazeteciliğin hemen her kademesinde çalıştığımdan, meslektaşlarımın çektikleri sıkıntıları iyi bilenlerdenim.
Ve biz gazeteciler, “Siz her şeyden haberdar olun.. Sıkıntılarınıza tercüman olalım” diye bunca eziyete katlanırken, en ufak bir hadisede bile zaten zor koşullarda yayın yapan yerel basının hedef olarak gösterilmesine, ağır eleştirilere uğramasına dayanamıyorum. Belki de bu yüzdendir bu tür eleştirilere sessiz kalamayışımın nedeni!
Öte yandan ve asıl önemlisi; meslektaşları bu tür eleştirilere uğrarken, “Buradan bana ne düşer?” hesabı yaparak, o eleştirilerin altına kendi yayın organının reklamını yapan işadamı-gazetecileri ise şaşkınlıkla izliyorum!..
*
Son olarak diyeceğim; gerçekten alınlarının teriyle gecesini gündüzüne katarak bu işe emek veren, bu işten ekmek yiyen, tüm meslektaşlarımın 24 Temmuz Basın Bayramını kutluyorum.
Güncelleme Tarihi: 24 Temmuz 2021, 20:02