MERAKLISINA II.ABDULHAMİT!

Tarih 28 Eylül 2016…

AKP/Saray iktidarının Abdülhamit aşkı tıpkı bugünlerde olduğu gibi birdenbire depreşmişti.

AKP/Saray, Müstebit-otoriter yeni düzeni hayata geçirmek için tekrar Abdülhamit kartını açmış,ha bire  kamuoyunu Abdülhamit üzerinden şekillendirmeye çalışıyordu.

Şimdikinin benzeri bir tartışma hüküm sürüyordu ülkede.

Tartışma tek taraflıydı ve İyi Parti henüz yoktu. AKP ve Saray abondene olan muhalefeti köşeye sıkıştırmış, ha bire dövüyordu.

Bir avuç yazar anlatılanların gerçeği yansıtmadığını ileri sürüyor, köşelerinde tarihi gerçekleri anlatmaya çalışıyordu.

İşte bende 2016 Eylül’ünde memleketin Bolu’sundan “AKP’NİN II. ABDÜLHAMİT AŞKI” başlıklı bir araştırma yazısı yazmıştım.

Kendi yarıçapımızda yazı çok ilgi görmüştü.

Bu kez 5 yıl sonra Akşener II. Abdülhamit istibdadına direnen özgürlükçü güçlerin “KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET” sloganını meclis kürsüsünden haykırınca II. Abdülhamit tartışması yeniden alevlendi.

Ben de 28.Eylül.2016 tarihli araştırmamı Medya14’de tekrar yayınlamaya karar verdim.

Tekrar okunsun, tartışmalara Bolu’dan katkıda bulunsun diye.

Hoşça kalın…

AKP’NİN ABDÜLHAMİT AŞKI!

Müstebit, hüküm sürdüğü 33 yıl boyunca Payitaht’ın merkezi İstanbul’da sansürün tavan yaptığı, sarayından herkesten, her şeyden ürktüğü için pek çıkmayan, kendi ilan ettiği Meşrutiyeti donduran, açtığı Meclisi Mebusan’ı bir yıl sonra kapayan, Osmanlının en çok toprak kaybeden padişahı , Osmanlı Hazinesini en çok borçlandıran II. Abdülhamit’e AKP ve bütün İslamcılar neden öykünür?

Neden “Ulu Hakan” derler II. Abdülhamit’e?

15 Temmuz Darbe Girişiminin üzerinden 3 ay geçmeden nerden çıktı bu Abdülhamit aşkı?

Topluma ne anlatmak, ne anımsatmak istiyorlar?

31 Mart Gerici Ayaklanması sonrası Mustafa Kemal’in Kurmay Başkanı olduğu Mahmut Şevket Paşa Komutasındaki Hareket Ordusunun Selanik’ten İstanbul’a gelip gericileri tepelemesi ve ardından II. Abdülhamit’in hal edilerek sürgüne gönderilmesi, Meclis-i Mebusan’ı tekrar açılması ile hesaplaşmak mı istiyorlar?

Gericilerin yuvalandıkları Kışla Topçu Kışlasını onun için mi Taksim’e, yeniden inşa etmek istiyorlar?

Dertleri ne?

Neden gafları ve saçmalıkları ile ünlü TBMM Başkanı İsmail Kahraman durduk yerde “her dönemin hocası” İlber Ortaylı’yı yanına alıp II. Abdülhamit sempozyumu düzenledi?

Neden bütün yandaş kanallar başta olmak üzere yeni saray soytarıları hep birlikte II. Abdülhamit’e övgü düzüyor?

Abdülhamit hakkında kaba bir İslamcı olmasından, hobi olarak marangoz ustası olmasından, baskıcı sansürcü olmasından başka ne gibi özellik bulabiliyorlar?

Yazının bu girişinden sonra yazdıklarım hakkında onlarca paragraflık makale yazılabilir, yazabilirim okuyucuyu sıkmanın ötesinde, konuyu dağıtmaktan da korkarım.

Bu bağlamda hazır iki kredi derecelendirme kuruluşunun, Türkiye’nin kredi notunu düşürdüğü bu günlerde II. Abdülhamit’in dönemindeki Osmanlı İmparatorluğunun iktisadi siyasetine bir bakalım.

***

Öncelikle şunu söylememe izin verin, İlber Ortaylı’nın II. Abdühamit’i anlatırken bardağı dolu tarafından ele alan Osmanlının sınırlarını çizen ve hakikaten eleştirilmesi gereken cümlesine bir bakalım “Onun zamanında Osmanlı İmparatorluğu, bugünkü Balkanlar’da Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan’ın kuzey kısmını, Ege adalarını, Ortadoğu’nun bütün Maşrık (Doğu) Arap Dünyasını, sadece sözde değil, dominyon statüsünde bağlı Mısır ve iki sancak olarak Libya’yı kapsıyordu”

İlber Hocanın bu cümlesi II. Abdülhamit’in Osmanlı İmparatorluğunun en çok toprak kaybeden padişah olduğu gerçeğini saklayabilir mi?

Ya da saklarsa ne kadar inandırıcı olur?

İşte Ulu Hakan II. Abdülhamit’in döneminde kaybedilen topraklar;

Mısır İngilizlerin işgali 1882,

Girit Yunanistan’a bağılılığını 1907/1908 tarihlerinde ilan etti,

Tunus,1881 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edildi.

Sudan, 1882-1898 yılları arasında kendini Mehdi ilan eden bir sapığın arkasından giren bir kısım insanların elinde kaldı. Bu tarihte Anglo-Mısırlıların (Mısırlı İngilizlerin) işgaliyle yönetimi general Horatio Herbert aldı.

Teselya, Ege Denizin batı kıyılarına sınırı olan bölge 1881 yılında Yunanistan’a bağlandı.

Kıbrıs, Berlin antlaşması sonrası 1878 tarihinde Kıbrıs üs olarak 98 bin altın karşılığı İngilizlere kiralandı.

Habeşistan, ‘Eitopya’ 1882 yılında ayrıldı.

Romanya,1878 yılında ayrıldı.

Karadağ, 1878 yılında ayrıldı.

Bulgaristan, 1878 yılında ayrıldı.

Bosna Hersek 1878 yılında ayrıldı.

Artvin, Kars, Ardahan 1877-1878 Rus Osmanlı savaşı sonrası kaybedildi, Milli Mücadele sonrası tekrar kazanıldı.

OSMANLI’DA DIŞ BORÇLAR VE II.ABDÜLHAMİT II. Abdülhamit öncesi Osmanlı ilk dış borcu 24 Ağustos 1854 tarihinde Mısır’ın vergi gelirleri karşılık, teminat gösterilerek İngilizlerden 3 milyon İngiliz lirası alındı. ‘Alınan ilk borcun bir kısmı ile Dolmabahçe Sarayı yapıldı’ Burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sarayı hatırlansın!’

II: Abdülhamit’e gelene kadar Osmanlı 15 kez 1854/1875 dış borç aldı. Borç 230 Milyon Liraya çıktı.

Öyle ki, borçlar bütçe gelirlerinin % 73’ ne ulaştı.

1876 yılında Osmanlı Moratoryum yani iflasını ilan etti.

Osmanlı tahvillerini satın alan gerçek kişiler, bankerler, finans kurumları Paris ve Londra’da gösteriler tertipledi.

Sultan Abdülaziz intihar etti, yaygın kanaatle öldürüldü.

V. Murat saltanata3 ay dayanamadı, sağlığını bahane etti ayrıldı.

II. Abdülhamit sürpriz bir şekilde tahta oturdu.

II. Abdülhamit alacaklılarla masayı topladı, tarihte Rüsumu Sitte denilen anlaşmayı 1879 yılında imzaladı.

Buna göre Osmanlı Hazinesinin gelirleri ipekböceği kozası, balıkçılık, tütün, damga resmi, alkol, tuz, ispirtodan alınan vergi ve sair gelirleri Galata Bankerleri ve yabancı ortaklı ‘İngiliz/Fransız’ Osmanlı Bankasına on yıl süre ile sattı.

Muharrem Kararnamesi ile Osmanlı Maliyesini uluslar arası mali denetime açtı.

Mali yönetim ve denetim Osmanlı’da ilk kez yabancıların denetimine geçti.

Yeter mi?

Hayır, 1881 de vergi gelirlerini toplamak, Rüsumu Sitte de konu edilen ürünlerin hasılatını toplamak, mali denetimi yapmak üzere İngiliz ve Fransızların amir yöneticiliğinde Duyun-u Umumiye’nin kurulmasına ön ayak oldu.

Yani tablo bu şekilde, battıkça battık.

Bu cümleden olarak II. Abdülhamit Kıbrıs’ı İngilizlere 98 bin altına kiraladı.

Hep borç aldı, hep…

1886’dan 1905’e kadar her yıl...

Yeni borç anlaşmaları imzaladı.

***

Bu borçlar I. Dünya Savaşında geri kalan topraklarını kaybetmiş Osmanlı’dan sonra bağımsızlık mücadelesi veren ve kazanan Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşları ve cumhuriyet hükümetleri tarafından ödendi. Dedelerimiz ödedi…

***

İşte dincilerin II. Abdülhamit’i böyle bir padişah…

Ders almak için II. Abdülhamit’i öğrenmek gerek,

Ders almak için, örnek almak için değil!

  

YORUM EKLE