Siyasi yaşamında umut vaat eden Burak Cop siyaseti Bolu’da yapacağını işi nedeni ile İstanbul’da olmasının Bolu’daki siyasi faaliyetlerini aksatmayacağını ifade etti.
İşte Burak Cop ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;
--Dün Düzce’de idiniz!
--Geçtiğimiz günlerde Düzce’de örgütü ziyaret ettim. Bu bir teşekkür ziyaretiydi. Çünkü geçen ay CHP kurultayın da parti meclisine aday olduğumda Düzce Delegasyonu bana oy vererek destek oldular. Tanju Bey’de ordaydı. Teşekkür amaçlı bir ziyaret yaptım. Şans eseri bir grup İstanbul Milletvekilinin Düzce’ye yaptıkları geziye denk geldim. İstanbul’un içme suyunu sağlayan kaynaklardan biri olan Melen Çayına AKP’li Düzce Belediyesi’nin son derece ilkel ve yetersiz yaptığı çöp depolama sisteminin kirli suları karışıyor.
Partimizin İstanbul Milletvekillerinden Mahmut Tanal Onursal Adıgüzel ve Oğuz Kaan Salıcı Düzce’deydi. Özellikle bu ilkel çöp depolama tesisinin yapıldığı köylerde yaşayan köylüler çok mağdur. Şubat ayı olmasına rağmen her taraf sinek kaynıyor. Çöplerden biriken kirli suların toplandığı alanlardaki o suları içip zehirlenip ölen köpeklerin cesetleri bahsettiğim havuzların içinde yüzüyor.
Yani adeta 50 yıl öncesinin Bangladeş’inden kalma manzaralar söz konusu. Ve en kötüsü İstanbul ‘un suyu kirleniyor.
Düzce’ de, Düzce İl Başkanımız Zekeriya Tozan ile de görüştüm, kendisini son derece başarılı buluyorum. Yani bu tempoyla devam ederse Zekeriya Başkan ile 2019 yılında Düzce ‘de en az 2 ilçe belediyesi ve en azda bir milletvekilliği kazanacağımıza inanıyorum.
--CHP MYK sı ve Parti Meclisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
--Her kurultayda parti meclisinde genel başkanın anahtar listesini birileri mutlaka delerdi. Kimi zaman 3 kimi zaman 5 kişi, bu Baykal zamanında da böyleydi. Fakat bu sefer devasa bir delme söz konusu oldu. 23 kişi Genel Başkan’ın anahtar listesini deldi. Bu 23 kişinin tamamı olmasa da önemli bir kısmı sol kimliği belirgin ve CHP ‘sinin daha soldan daha etkili hatta devrimci bir muhalefet yapmasını savunan insanlar. Fakat MYK oluşturulurken bu isimlere yetki verilmediğini gördük yani bir değişim beklentisi varken, bunu Sayın Genel Başkan da söylemişti, bu beklentinin MYK nın kompozisyonunda baktığımızda gerçekleşmediğini görüyoruz. Buda sanıyorum ki parti içinde bir hayal kırıklığı yaratmış olsa gerek. Çünkü değişim ve yenilenme dediğimiz şey, her şeyden önce kadrolarda bir yenilenmeyle söz konusu olabilir.
--Şubat ayına geldik Bolu CHP’de 1 Kasım sonrası yaşanan kriz sanki devam ediyor!
--Kurultayla beraber Bolu ’da ki bu arzu etmediğimiz durumun sona ereceğini düşünüyordum.
Hafiflemekle beraber sona ermedi. Zaman içinde sönümlenebilir belki. Ama İl Kongresinin Merkez İlçe Delegeleri olmadan yapılmasının müsebbibi Kazım Karsu değil. Bunun altını çizmek lazım.
ÖRGÜTÜN BAŞKANI İL BAŞKANIDIR
Yargısal süreç bunu beraberinde getirdi. Yani konunun mahkemeye taşınması bu istemediğimiz durumu mecbur kıldı. Dolayısıyla Kazım Karsu ’nun otoritesini tanımamak gibi bir yaklaşım bence hakkaniyete de uymaz parti disiplinine de uymaz. Örgütün başkanı il başkanıdır. Yani bizi CHP Örgütünü bir futbol takımına benzetecek olursak o takımın kaptanı da Kazım Karsu olur. Tabi bununla beraber partideki bu ikilik ortamının sona ermesi gerekiyor onu da düşünüyorum.
Çünkü AKP elinden gelen her şeyi yaptığı halde tüm gücüyle her türlü ahlak dışı karalamalar da dahil olmak üzere sahneye koyduğu halde, amaçlarına ulaşamadılar.
3-0 DI AMAÇLARI, BAŞARAMADILAR
3-0 dı amaçları, başaramadılar. Biz elimizdeki milletvekilini koruduk. Bu şu anlama geliyor biz eğer hata yapmazsak kendi kendimizi zayıflatmazsak AKP nin elimizden bu sandalyeyi alma ihtimali yoktur. Çünkü tarihlerinde Bolu’da en yüksek oyu aldıkları seçimde bile 3-0 yapamadılar. Ancak biz birbirimizi yıpratmaya devam edersek AKP ye elimizle bu 1 milletvekilliğini teslim edebiliriz. O zaman hepimiz kaybederiz.
BİRBİRİMİZİ HARCAMA LÜKSÜNÜZ YOK
Ben açıkçası şunu düşünüyorum, AKP’nin %49,5 oy aldığı bir ülkede hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Tanju bey’in Kazım Karsu’ya ne kadar ihtiyacı varsa, benimde Kazım Başkanın da milletvekili olduğu için Tanju Bey’e o kadar ihtiyacımız var. Birbirimizi harcama lüksünüz yok. Benim temennim elinde sonunda yapılacak merkez ilçe kongresinde herkesin üzerinde mutabık kalacağı koltuğu doldurabilecek ve üslup sorunu olmayan ve bütün partililerinde içine sinecek birleştirici bir ismin merkez ilçe başkanı olması.
Eğer değişiklik olmazsa 2019 yılında hem yerel seçim hem genel seçim ya aynı gün ya da çok kısa aralıklarla olacak. 2019 yılında CHP’nin Bolu Belediyesi Başkan Adayı da 1. Sıra Milletvekili Adayı kim olursa olsun eğere bu adaylar birbirlerini sabote etmezse o zamanki Bolu Belediyesi Başkan Adayı 1. Sıra Milletvekili Adayına, 1. Sıra Milletvekili Adayı, Belediyesi Başkan Adayına destek verirse birlik bütünlük içinde başarılı olabileceğimize inanıyorum.
--Bolu’nun önünde güncel ve önemli meseleler var, işte 51 bin hektarlık muazzam alanın imara açılması, Karacasu’da 53 dönümlük garip ihale süreci bunlara önemli sayılabilecek tepkiler henüz gerçekleşmedi? Neden?
--Hem o 51 bin hektarlık alanın Karacasu’dan Kartalkaya ’ya kadarki alanın, hem oranın turizm bölgesi ilan edilmesi hem de Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait arazinin iptal edilse dahi o ihale bir özel şahsa satılmış olması AKP’nin tüm Türkiye deki inşaat baronlarını semirtmeye dayalı iktisadi anlayışının Bolu’da ki yansımaları.
BUNA KARŞI DİRENİŞ GÖSTERMEK GEREKİYOR
Buna karşı direniş göstermek gerekiyor. İl genel meclisindeki üyelerimiz güzel bir inisiyatif kullandılar ancak il genel meclisinin yetkileri belirli yani Türkiye de son derece merkeziyetçi bir yapı var. AKP ‘nin de hiçbir şekilde yumuşatmadığı bilakis iyice sertleştirdiği.
İl Genel Meclisi Başkanı’nın açıklamasını okudum demiş ki “biz ancak bilgi isteyebiliriz çünkü yetki alanımızın dışında” demiş.
AKP’li biri olmasına rağmen doğru bir şey söylemiş buradan şuraya geliyorum,CHP ‘nin son kurultayda da bildirgesine giren Avrupa yerel yönetimler özerklik şartındaki Türkiye nin çekincelerini kaldırması meselesi, yerelden demokrasi yerinden yönetim. Bir bölgede bir ilde neler yapılacağına Ankara’dan karar verilmesindense orada yaşayan insanların karar vermesi yani bu katılımcılık zaten sol siyasetin özünde olan bir şey. Benim solculuk anlayışımda da CHP’nin solculuk anlayışında da bunu savunmak var. Fakat bugüne kadar genelde partiler arası ilişkilerde centilmen bir profil çizdiğini gördüğümüz Ali Ercoşkun beni hayal kırıklığına uğratan ve şaşırtan bir çıkış yaptı. Dedi ki kendi partisinin bir toplantısında “Biz bundan sonra kahvelerde köylerde anlatacağız, HDP’de özerklik diyor CHP’de özerklik diyor” alakası yok, yani HDP ’nin bahsettiği özerklik, siyasi bir özerklik muhtemelen İspanya modelini istiyorlar CHP ‘nin bahsettiği Avrupa yerel yönetimler şartındaki çekinceyi kaldırmaksa yerel yönetimlerin yetki alanını genişleten mali kaynakları genişleten yerinden yönetimi öngören bir uygulama.
-- Yerel yönetimleri güçlendirmenin avantajı nedir?
Bolu’daki bir araziye Ankara’da ki birilerinin Kütahya’daki bir yere bir inşaat yapılması için satışa çıkarma kararı verememesi, bu araziye ne olacağına Bolu Halkı’nın karar vermesi söz gelimi. Bu açıkçası 51 bin hektar alanın Turizm bölgesi ilan edilmesi de ürkütücü çünkü dediğim gibi AKP’nin inşaat baronlarını zenginleştirmeye yönelik politikalarını biliyoruz. Bolu’nun yüzölçümünün %60 orman ama keserseniz bu ormanlar ortadan kalkar.
EKOLOJİK TURİZM
Bolu’nun geleceği Turizm büyük oranda yani söz gelimi Mudurnu’da tavukçuluk sektöründe yaşanan krizi biliyoruz, Mudurnu’nun çıkış yolu da turizm ama ekolojik turizm yani sürdürülebilir turizm. Büyük ağaç katliamları yapıp devasa binalarda 5 yıldızlı oteller yapmak değil, ekolojik bölgenin özelliklerini koruyan ve yansıtan otantik turizm. Zaten insanlarda bunu istiyorlar büyük şehirlerde yaşayan insanlarda bunu arıyorlar fakat AKP ‘nin genel yaklaşımını bildiğimiz için çok büyük bir doğa katliamına kapı aralanabilir böyle bir risk var.
Bolu’da su zamlarına dair gençlerimizin yaptığı bir imza kampanyası var güzelde bir şey yaptılar ellerine sağlık. Ama şunu unutmamak lazım CHP Bolu’da 4 tane belediyesi olan 3 milletvekilinden birine sahip olan Bolu’da varlığını hissettiren bir parti. Tek vücut olarak bu gibi konularda ortak bir ses çıkartılabilirsek bu projeleri engelleyebiliriz. Yani CHP ‘nin muhalefetinden korkan bir AKP suya %40 zam yapma cesaretini kendinde bulamayabilir. Veya 51 bin hektarlık alanın geleceği konusunda birkaç kişinin kesesinin doldurulması perspektifinden hareket edilemeyebilir. Veya dediğimiz gibi Karacasu’da ki araziler konusunda derli toplu bir muhalefet etmemiz gerekiyor bunun potansiyeli var. Umuyorum ki bu potansiyeli hayata geçiririz.
--Tavuk sektöründeki krize dair neden bir şey yapılmıyor?
--Mesela Düzce ’de ki gözlemim de buydu bu kadar hoyratça işler yapabilmekte halkın tepkisini umursamadan. Güç zehirlenmesi ve güç kibri var. “Nasıl olsa işte Düzce’de %70 oy almışız sağa sola saçma sapan çöp depolama tesisleri kurabiliriz. Köylüler bağırıp çağırsa da bir şey olmaz” diye bakıyorlar.
GÜÇ ZEHİRLENMESİ VE GÜÇ KİBRİ VAR
Bolu ‘da da % 63 oyumuz var zaten, istediğimizi yaparız bize nasıl olsa bir şey olmaz gibi bir özgüvenle hareket ediyorlar ama bunun neticesinde Bolu Halkı ve Bolu ekonomisi kaybediyor. Tavukçuluk sektörünün %30 u Bolu’da, İstanbul Sanayi Odası’nda ki 500 sanayi kuruluşu listesindeki 500 firmanın olduğu listenin galiba 97 ve 104. Sıralarında da Bolu’nun iki tavuk firması var. Ama şu da bir gerçek ki tavukçuluk sektörünün yaşadığı zarar Bolulu yerel yöneticilerin üstesinden gelebileceği bir şey değil genel olarak Türkiye ekonomisindeki kötüleşme dış politikadaki hatalı tercihlerden ötürü ihracatta pazar daralması gibi etmenler burada etkili. Mudurnu ekonomisinin çöküntüye uğramaması için bir takım önlemler alınması gerekiyor. Yani bir firma Mudurnu ‘da ki fabrikasını kapatmaya karar veriyorsa özel mülkiyetidir, neticede Türkiye ’de kapitalist bir ekonomi var. Buna belki engel olamayabilirsiniz ama en azında iktidar partisine 2 milletvekili vermiş bir şehir burası bu milletvekillerinin buradaki vatandaşların mağdur edilmemesi için ilgili bakanlıklar nezdinde çaba göstermelidir.
TURİZM GEMİYİ SU ÜZERİNDE TUTMAYA DEVAM EDER.
Yalnızca Tanju Bey’in çabasıyla olabilecek bir şey değil o. Daha uzun erimli meseleye bakarsak şunu görüyoruz, gene Mudurnu için de az önce bahsettiğim ekolojik turizm, kurtuluş bu. Burada ben bir akademik çalışma için TÜİK’in Kocaeli alt bölgesinde ki ihtisas kredilerinin nasıl dağıtıldığına bakmıştım, orada şunu görmüştüm. Burada turizm kredileri yalnızca Bolu’da ve Bursa’da dağıtılıyor hatta çok büyük oranda Bolu’da yani Bursa’ya karşılaştırınca en fazla turizm teşvik kredisi burada veriliyor. Bolu’nun geleceğinin kurtuluşu turizmdedir. Çünkü böylece sektörel dalgalanmalardan ötürü belki Mudurnu’nun tavukçuluk sektörü yara alabilir ama turizm gemiyi su üzerinde tutmaya devam eder.
Ama yeniden altını çizerek söylüyorum, sorumlu turizm, ekolojik turizm sürdürülebilir turizm.
Teşekkür ederiz…